Sıradan İnsan Hikayeleri 3- Bünyamin-Yakın Geçmiş

...Büyamin. yirmi beşinde öldü. Yaşasaydı eger, otuz yedi olacak. Yirmi ikisinde bir eş, üç yaşında bir kız ve henüz yedi aylık,ana karnında, bir kız daha bıraktı geriye. Anası babası hısım akrabası cabası.
On altı metre yükseklikte elektriğe tutuldu Bünyamin. Kimi dedi üç bin, kimi dedi otuz bin volt yemiş.
Bünyamin hesap edemeden yediği voltu kömür oldu aniden. Aklına karısı gelebildi sadece. Sever miydi onu bu haliyle de sahiden?
Morgda gösterdiler eşine onu. Kızcağız korkudan bembeyaz kesildi. Öğürdü kokudan. Öğürülecek koku da değildi ki yanık kokusu.
Ertesi gün gömdüler Bünyamin'i. Haykıracak oldu: Bir şans daha.. daha bitmedim ben. Öldüm ama bitmedim. Bütün bu olanlar sadece kaza! Ama sözü geçmiyordu bedenine. Bedeni kapkara.
İlk ay ziyaretçisi çoktu. Affedenler, af dileyenler, İtiraf edenler, özleyenler... Hepsi kendi derdine düşmüştü aslında. "Ulan!" diyordu Bünyamin. "Ulan benim mezarda olan, daha beteri mi var?"
Her gelen mezarın dışına bir şeyler yapıyor, bir şeyler bırakıyordu.Bünyamin mezarın dışında ne var, göremiyor, bilmiyordu.Oysa herkes mezarın dışıyla ilgileniyordu. Hiç biri kömür olmamıştı ya Allah'a şükürşükürdü. "Ulan bari bunu söylemeyin allahsızlar!" diyordu Bünyamin. Bir türlü söyledikleri sese dönüşmüyordu. En çok da yaşlılara kıl oluyordu.
Günler,aylar, yıllar geçirdi Bünyamin mezarda.Üç yaşındaki kızı babasını halen hatırlıyordu yaşı altı olsa da. Ve neden burda olduklarını anlayamıyordu. Babası yoktu ki ortalıklarda. Bünyamin en çok da onunla konuşmayı arzuluyordu. Özünden dökülen, Özünü taşıyan ve büyüten biricik varlığıyla. Derken küçük bir el gezindi mezarın üştündeki toprakta. Büyük kız babasını tanıyor, bir mermerin içine doldurulmuş toprağa, "babam!" diyemiyordu. Oysa küçük olan, Bünyamin'in hiç görmediği,bilmediği,sesini bile işitemediği kızı- onu evvelinde teyzesine bırakırlardı mezara gelmeden- babasını ilk kez görüyor ve onu bir mezar sanıyordu.
Tanıdık bir sesti Bünyamin'in duyduğu. Tanıdık ama yeni. "Baba bana adımı sor!" diye fısıldadı. Bedenini yıllarca sıkı sıkıya kavrayan ruhu Bünyamin'in, bıraktı. Rahatladı ve dağıldı doğaya.. ordan oraya.
Her yıl ziyaret zamanlarında toplanır Bünyamin'in ruhu ve girer mezarın karanlığına. Geride bir şey kalmadığını; geriye bir şey bırakılmayacağını bilse de.
...Bünyamin. Yirmi beşinde öldü. Yaşasaydı eger, yaşı otuz yedi olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder