gardiyan
güneşi takipten yorgun, yıpranmış teni ve çürümüş çocukluğuyla haykırıyordu
ruhumu al ruhumu al ruhumu al
can vermeye can atıyordu kancık
gökyüzünü anlamamış yeryüzünü anlamamış
maske takıyor
haksızlığa uğramış hor görülmüş aşağılanmış
yere fırlatılmış üstüne basılmış
elleri arkadan bağlı karnına yumruk atılmış
kolu kıvrılmış çelme takılmış çimdik atılmış
reddedilmiş yok sayılmış işten atılmış
sevilmemiş sayılmamış yalnız bırakılmış
bütün bunları hep başkaları yapmış
sen nerdeydin bunlar olurken
sen nerdeydin bunlar olurken
başladığında nerdeydin
bittiğinde nerde
gücü yoktu korkuyordu küçücüktü ufacıktı
zayıftı ya zayıftı
zayıflık özür değil günah sayılıyor bu kitapta
zayıfların yurdu cehennem
zayıf inkar eden görmezden gelen
duyduğuna inanmayan nasırlı deri ve tifüs ve soğuk algını ve körebe ve kış ayları
kafirler
güneş her battığında küllerinden doğuyor
yüreklerini söküp et yiyerek gözlerinde yaşlar ağzında kanlı saç derisi
haykırıyorlar
ruhumu al ruhumu al ruhumu al
hayatlarının hiç bir yerinde söz almayanlar vazgeçemedikleri perişanlıktan terk edemedikleri geceden onları kurtarması için bir başkasına yalvarıyor.
ruhumu al ruhumu al ruhumu al
can vermeye can atıyordu kancık
gökyüzünü anlamamış yeryüzünü anlamamış
maske takıyor
haksızlığa uğramış hor görülmüş aşağılanmış
yere fırlatılmış üstüne basılmış
elleri arkadan bağlı karnına yumruk atılmış
kolu kıvrılmış çelme takılmış çimdik atılmış
reddedilmiş yok sayılmış işten atılmış
sevilmemiş sayılmamış yalnız bırakılmış
bütün bunları hep başkaları yapmış
sen nerdeydin bunlar olurken
sen nerdeydin bunlar olurken
başladığında nerdeydin
bittiğinde nerde
gücü yoktu korkuyordu küçücüktü ufacıktı
zayıftı ya zayıftı
zayıflık özür değil günah sayılıyor bu kitapta
zayıfların yurdu cehennem
zayıf inkar eden görmezden gelen
duyduğuna inanmayan nasırlı deri ve tifüs ve soğuk algını ve körebe ve kış ayları
kafirler
güneş her battığında küllerinden doğuyor
yüreklerini söküp et yiyerek gözlerinde yaşlar ağzında kanlı saç derisi
haykırıyorlar
ruhumu al ruhumu al ruhumu al
hayatlarının hiç bir yerinde söz almayanlar vazgeçemedikleri perişanlıktan terk edemedikleri geceden onları kurtarması için bir başkasına yalvarıyor.
Yaşar'sın
Yaşar, sebze halinde hamal
üç yıldır şehirde
yılda bir köyünde
şehirdeyken muhabbet: Köyün ağası Yaşar
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
köy kahvesinde Yaşar pıleyboy tam yirmi dört ayar
şehirde karı kalmadı be Yaşar
bırak da kocaları siksin az şunları
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
hal önünde hamallar
anlat be Yaşar nasıl koydun patronlara postayı
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
Yaşar, dul Ayşenin düşürmediği tek oğlanı
sütten kesildi ya daha da doymadı hiç karnı
ancak bu kadar olurdu aç karna yazılan kül kedisi masalı
gün bitince büyü bozulur herkes evine döner
geceleri fareler cirit atar kendi yalnızlıklarında
üç yıldır şehirde
yılda bir köyünde
şehirdeyken muhabbet: Köyün ağası Yaşar
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
köy kahvesinde Yaşar pıleyboy tam yirmi dört ayar
şehirde karı kalmadı be Yaşar
bırak da kocaları siksin az şunları
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
hal önünde hamallar
anlat be Yaşar nasıl koydun patronlara postayı
yürrü be Yaşar yaşşa be Yaşar
Yaşar, dul Ayşenin düşürmediği tek oğlanı
sütten kesildi ya daha da doymadı hiç karnı
ancak bu kadar olurdu aç karna yazılan kül kedisi masalı
gün bitince büyü bozulur herkes evine döner
geceleri fareler cirit atar kendi yalnızlıklarında
ter temiz
ben de üşüyorum
ve bir kadını soymaya uğraşıyorum.
bir kadını soymakla ölçülüyor erkekliğim.
hiç bir sütyeni doğru düzgün açamamışken
aklım yine gidiyor başka yerlere..
süt-yen de ne demek lan diyorum içimden,
anamdan emdiğim süt burnumdan geliyor.
dolduruyorum bir kaseye, koyuyorum kediciğin önüne..
kedi oyun istiyor.
ama benden değil.
genel hali bu.
istekli.
neye?
oyuna.
niye?
sanane!
sana yok mesela..
gördün mü şimdiye kadar?
yok.
yok işte sana yok.
tutuyor doktor bacaklardan salıyor baş aşağı
spank me doc..
aptallık mı bencilleştiriyor yoksa bencillik mi aptallaştırıyor paylaşmassan anlayamam
orasına ben karışmam
burasına ben karışmam
diye diye ayrı düştün be insan
at beni içine karış karış karıştır
bak nasıl da datlı bir şey olacan
burasına ben karışmam
diye diye ayrı düştün be insan
at beni içine karış karış karıştır
bak nasıl da datlı bir şey olacan
boşluk
...yazacak ya da konuşacak hiç bir şeyi yoktu.
Öyle hissediyordu.
sonra fark etti ki en çok da böyle zamanlarda istiyordu birilerinin varlığını çevresinde.
Mutlulukla karşıladığında insanları,
coşkuyla anlattığında dinleyicilere,
hiddetle saldırdığında rakibine,
efkarla omuz verdiğinde bir tabuta,
aşkla sardığında kolları sevgiliyi,
şevkatle eğildiğinde bir çocuğa...
hiç kimseye ihtiyacı olmamıştı.
Ve şimdi; en çok korktuğu an birileriyle karşılaşmaktan, birilerinin özlemini çekiyordu.
Öyle hissediyordu.
sonra fark etti ki en çok da böyle zamanlarda istiyordu birilerinin varlığını çevresinde.
Mutlulukla karşıladığında insanları,
coşkuyla anlattığında dinleyicilere,
hiddetle saldırdığında rakibine,
efkarla omuz verdiğinde bir tabuta,
aşkla sardığında kolları sevgiliyi,
şevkatle eğildiğinde bir çocuğa...
hiç kimseye ihtiyacı olmamıştı.
Ve şimdi; en çok korktuğu an birileriyle karşılaşmaktan, birilerinin özlemini çekiyordu.
her hangi
Masasını ve kendine ait diğer eşyaları önceki gün toplamıştı.
Onları bilmediği bir adrese postaladı.
Eve geldiğinde geriye yapacak hiç bir şey kalmamıştı.
Tavanda asılı duran ipe şöyle bir baktı.
İskemle yerde ipin hemen altındaydı.
Gıravatını ve ceketini çıkarttı.
Gömleğinin yakasındaki düğmeyi ve altındaki ikisini daha açtı.
İskemlenin üstüne çıktı.
İpi boğazına geçirdi ve uzun zamandır prova ettiği biçimde ayarladı.
Ellerini koyacak bir yer aradı ve her zamanki gibi bulamadı.
Sağ ayağıyla iskemlenin önündeki boşluğa küçük bir adım attı
ve sol ayağını kaldırdı.
Onları bilmediği bir adrese postaladı.
Eve geldiğinde geriye yapacak hiç bir şey kalmamıştı.
Tavanda asılı duran ipe şöyle bir baktı.
İskemle yerde ipin hemen altındaydı.
Gıravatını ve ceketini çıkarttı.
Gömleğinin yakasındaki düğmeyi ve altındaki ikisini daha açtı.
İskemlenin üstüne çıktı.
İpi boğazına geçirdi ve uzun zamandır prova ettiği biçimde ayarladı.
Ellerini koyacak bir yer aradı ve her zamanki gibi bulamadı.
Sağ ayağıyla iskemlenin önündeki boşluğa küçük bir adım attı
ve sol ayağını kaldırdı.
tek eş
...artık şiir yazamıyordu.
Bu bir(1) kadını uzun zaman köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu.
Biliyordu.
Biliyordu yalnızlığın hayallerle beslenmemesi gerektiğini
İlhamın insanla beslendiğini biliyordu.
Kendi etinin tadını almıştı.
Korkuyordu.
Kendini yemekten koktuğu kadar
Ona dokunmaktan korkuyordu.
...artık hayal kuramıyordu.
Bu aynı kadını uzun bir(1) zaman köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu
Biliyordu.
Biliyordu özlemin anıları tükettiğini
Bütün dokunuşların tükendiğini biliyordu.
Yaşamının ucuna tırmanmıştı.
Utanıyordu.
Kendi çıplaklığından utandığı kadar
Ona dokunmaktan utanıyordu
...artık sarhoş olamıyordu
Bu aynı kadını uzun zaman bir(1) köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu
Biliyordu.
Biliyordu "sabır"sız, bekleyişlerin bitmezliğini
bekleyişlerin anısız geçen zamanlar olduğunu biliyordu.
belirsizliğin gölgesine yuvalanmıştı.
...
var olmak ona dokunmak
yaşadığı sürece hayatta kalmanın hep bir(1) yolu vardı
Biliyordu.
Bu bir(1) kadını uzun zaman köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu.
Biliyordu.
Biliyordu yalnızlığın hayallerle beslenmemesi gerektiğini
İlhamın insanla beslendiğini biliyordu.
Kendi etinin tadını almıştı.
Korkuyordu.
Kendini yemekten koktuğu kadar
Ona dokunmaktan korkuyordu.
...artık hayal kuramıyordu.
Bu aynı kadını uzun bir(1) zaman köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu
Biliyordu.
Biliyordu özlemin anıları tükettiğini
Bütün dokunuşların tükendiğini biliyordu.
Yaşamının ucuna tırmanmıştı.
Utanıyordu.
Kendi çıplaklığından utandığı kadar
Ona dokunmaktan utanıyordu
...artık sarhoş olamıyordu
Bu aynı kadını uzun zaman bir(1) köppek gibi sevmenin doğal sonucuydu
Biliyordu.
Biliyordu "sabır"sız, bekleyişlerin bitmezliğini
bekleyişlerin anısız geçen zamanlar olduğunu biliyordu.
belirsizliğin gölgesine yuvalanmıştı.
...
var olmak ona dokunmak
yaşadığı sürece hayatta kalmanın hep bir(1) yolu vardı
Biliyordu.
sınırlı sınıflar
sınıflar olursa eğer
her sınıfın bir birincisi olur
sonra ikincisi
üç dört beş...
hepsi de pekiyiyi hak eder
sınıfsız bir toplumu hak ettiklerinde
her sınıfın bir birincisi olur
sonra ikincisi
üç dört beş...
hepsi de pekiyiyi hak eder
sınıfsız bir toplumu hak ettiklerinde
iç ses
bir tokatta bir sinek...
bütün o çaba, verdiğin bir nefes
önceden alınmış
geç kalınmış oyy geç kalınmış
herkes kuru. rahatla artık
neden diye sorma
kuru çünkü herkes
sıçratma!!
anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki
"ben" saçmalığı yüzünden kırdığım biriken zamanlar, parçalanmış kursağımda
kum toprak ama zerreden başlayarak
anlaşılma kaygısı olmadan anlatmak
şişman ya da çirkin değilim
sadece başkalarının kıyafetlerini giyiyorum
ve bütün olmamışlığımla seni seviyorum kadın
kadın seni seviyor bu dünya
ağlayacak oluyor zavallı bir körebe
körlüğüyle ebeliğiyle ağlamaklı bakışları anlamsız yetiştirdim sana
göbeğinde beni taşıyan ana
utanmadan göbeğimi yetiştirdim sana
kahroluyor kahroluyor kahroluyorum
uyuyor uyanıyor uluyor ufalanıyorum
ufak da ulu da uyuyor ayağıma
yatırım
aklı tamamıyla başındayken başını her yöne sallayan adamla karşılaştım.
ben kendimi gezdiriyordum ve bu çok masraflıydı
sallantılara alışırsam yatırımım ikiye katlayacaktı
adamla anlaştık ve ben uyudum
karı bölüşüyoruz hala
ben kendimi gezdiriyordum ve bu çok masraflıydı
sallantılara alışırsam yatırımım ikiye katlayacaktı
adamla anlaştık ve ben uyudum
karı bölüşüyoruz hala
Öğüt
havanın içinde yaşıyorsun.
seni boğmasına izin verme
taşı(r)ma ürettiklerini
senin olan hiç bir şey sana fazla değil.
nefes al daha fazla
ve ver aynı uyumla
ileri geri sağa sola yukarı aşağı...
ortada kalma
gözlerin kapalıyken karanlıkta
açıkken aydınlıkta kal
gözlerinle gör
kulaklarınla duy
burnunla kokla
dilinle tat
teninle hisset
beyninle anla
ve ne olursun
kalbinle yaşa
seni boğmasına izin verme
taşı(r)ma ürettiklerini
senin olan hiç bir şey sana fazla değil.
nefes al daha fazla
ve ver aynı uyumla
ileri geri sağa sola yukarı aşağı...
ortada kalma
gözlerin kapalıyken karanlıkta
açıkken aydınlıkta kal
gözlerinle gör
kulaklarınla duy
burnunla kokla
dilinle tat
teninle hisset
beyninle anla
ve ne olursun
kalbinle yaşa
başlığı düşünemedim belki devamı da var
adam tüfeğine bir böcek doldurdu
ve doğrulttu namluyu kadının bacaklarının başlangıcına
kediler birbirini kovalarken dünya kimden kaçıyordu ki
sıkıca sarılır ve usulca bırakırdı aslında
sıkıca sarılmış ve hüzünle ağlıyordu
sıkılmışken ağlamaktan
kendine geldi
lütfen bana inan dedi yeni gelene
kendine
gerçeği konuştular
sıkıcı berbat ve korkunç
gelen geldiği yeri beğenmese de
seviniyordu geldiğine
ve doğrulttu namluyu kadının bacaklarının başlangıcına
kediler birbirini kovalarken dünya kimden kaçıyordu ki
sıkıca sarılır ve usulca bırakırdı aslında
sıkıca sarılmış ve hüzünle ağlıyordu
sıkılmışken ağlamaktan
kendine geldi
lütfen bana inan dedi yeni gelene
kendine
gerçeği konuştular
sıkıcı berbat ve korkunç
gelen geldiği yeri beğenmese de
seviniyordu geldiğine
devam
...ben çok günah işledim oğlum
yaşamam mucize
sence?
ben çok günah işledim oğlum
vur bıçağı çekinme
karanlık bak her yer
sesimi çıkartırsam şerefsizim
vur bıçağı, al biraları,bir paket de sigara var poşette
git iç gönlünce
ben çok günah işledim oğlum
işler haldeyim hala...
yaşadıklarının acısını dünyadan çıkartabildiğini sanan bir garip günah işçisi tanıdı beni
ama çıkaramadı
yaşadıklarının acısını dünyadan çıkartabildiğini sanan bir garip günah işçisi tanıdı beni
ama çıkaramadı
bu gün de ölmedim
bu gün yine zilzurna
bu gün yine ölümsüzüm
-mış(ıl)
göz yaşları yanaktan aşıp kapalı dudaklara ulaşınca
ufalanır heceler
zaman kendini ele verir
her uyanış uykuyla başlar
kapanır gözler karanlık başlar
iyidir geceler de iyi geceler
ufalanır heceler
zaman kendini ele verir
her uyanış uykuyla başlar
kapanır gözler karanlık başlar
iyidir geceler de iyi geceler
...tutun
tutunmaya çalışıyorum.
bir dur(u)ma tabii olmanın en makul yolu düşmektir.
uçmak için ya da yürümek,devam etmek
kalkmak gerekir.
benim yaptığımsa tutunmaya çalışmak
bir dur(u)ma tabii olmanın en makul yolu düşmektir.
uçmak için ya da yürümek,devam etmek
kalkmak gerekir.
benim yaptığımsa tutunmaya çalışmak
bensen
hiçliğine bulaşmış bir avuç cennet
sürüklerken seni yok olmaya
aklından geçene bak:
"mandallar da ne kadar insan benzeri"
duman dursa dağılmadan
apartmanlar yok
rüzgar tutsa da kolundan dağları
büyüler büyücüler hala dağların ardında
yok gibi söylenmiyor hissizlik
aşk nefesler boyu uzayıp giden bir şererfsizlik
sürüklerken seni yok olmaya
aklından geçene bak:
"mandallar da ne kadar insan benzeri"
duman dursa dağılmadan
apartmanlar yok
rüzgar tutsa da kolundan dağları
büyüler büyücüler hala dağların ardında
yok gibi söylenmiyor hissizlik
aşk nefesler boyu uzayıp giden bir şererfsizlik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)