gardiyan

güneşi takipten yorgun, yıpranmış teni ve çürümüş çocukluğuyla haykırıyordu
ruhumu al ruhumu al ruhumu al
can vermeye can atıyordu kancık
gökyüzünü anlamamış yeryüzünü anlamamış
maske takıyor 
haksızlığa uğramış hor görülmüş aşağılanmış
yere fırlatılmış üstüne basılmış
elleri arkadan bağlı karnına yumruk atılmış
kolu kıvrılmış çelme takılmış çimdik atılmış
reddedilmiş yok sayılmış işten atılmış
sevilmemiş sayılmamış yalnız bırakılmış
bütün bunları hep başkaları yapmış
sen nerdeydin bunlar olurken
sen nerdeydin bunlar olurken
başladığında nerdeydin
bittiğinde nerde
gücü yoktu korkuyordu küçücüktü ufacıktı
zayıftı ya zayıftı
zayıflık özür değil günah sayılıyor bu kitapta
zayıfların yurdu cehennem
zayıf inkar eden görmezden gelen
duyduğuna inanmayan nasırlı deri ve tifüs ve soğuk algını ve körebe ve kış ayları
kafirler
güneş her battığında küllerinden doğuyor
yüreklerini söküp et yiyerek gözlerinde yaşlar ağzında kanlı saç derisi
haykırıyorlar
ruhumu al ruhumu al ruhumu al


hayatlarının hiç bir yerinde söz almayanlar vazgeçemedikleri perişanlıktan terk edemedikleri geceden onları kurtarması için bir başkasına yalvarıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder